Tik (Teak) & Banyan (Ficus Bengalensis) Ağaçları

Tek Başına Bir Orman Banyan Ağacı ( Ficus Bengalensis )

     Her dediğini yaptıran, sözü geçen şahıslar için bir tabir kullanılır, “ tek başına devlet” diye. İşte banyan ağacı da yayılma sahasına 7000 kişinin sığabileceği, ”tek başına orman” olan bir ağaç. Çünkü 300’e yakın kalın gövdesi  ve 3000 civarında da ince gövdesi bulunuyor. Hindistan ve Güneydoğu Asya’da yetişen banyanın dalları yere doğru büyüyor ve toprakla buluşan her dal, hemen orada kök salıp başka gövdeleri  ve dalları oluşturuyor, onlar da başkanlarını. Derken birbirine bağlı binlerce daldan meydana gelen bir koruluk çıkıyor ortaya. Banyan ağacının gövdesinden sızan süt gibi beyaz bir sıvıdan ise kauçuk elde ediliyor. Son olarak, bu ağacın bir türü saksı içinde ya da bahçede  yetişebiliyor.

Madenlerden "Elmas",  Ağaçlardan "Tik (Teak)"

       Tik ağacı her türlü hava şartlarına dayanabilen, yüz yılların yıpratamadığı bir ağaçtır. Madenler arasında elmasın yeri ne ise ağaçlar arasında “ Tik Ağacı” nın yeri de odur. Tıpkı elmas gibi nadir bulunur; çok yoğun ve reçineli bir dokuya sahiptir ve son derece dayanıklıdır. Kullanıldığı zamanki şeklini yüzyıllarca muhafaza eder; herhangi bir bozulma , eğilme, çekme, şişme yapmaz. Üstelik hoş bir kokusu vardır. Tabii olarak yetiştirildiği zaman 45 metre boya ve 1,5 metre çapa erişebilir. Tik ağacının kıymetini arttıran bir diğer sebep de Uzakdoğu’da Birmanya (Buma, Myanmar)  ve Endonezya’da yetişmesi, binaenaleyh temininin zor olmasıdır.Yetişmesindeki ve teminindeki zorluklar sebebiyle tik ağacının, tabii yetişme sahasında ve daha başka yerlerde, suni olarak üretimi de yapılmaktadır.

      Günümüzde daha çok denizcilik sahasında ( yat, gemi, ağaç, zıpkın vb.) ve bahçe mobilyası imalatında kullanılan tik ağacının bu dayanıklığa ulaşabilmesi için doksan dokuz değil, tam yüz yaşında olması gerekiyor.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
        Bu ağacı özel kılan hususlardan biri de; gerek Osmanlılar zamanında gerekse daha eski tarihlerde, Mescid-i Haram’ın ve Kabe–i Muazzama’nın inşası ve tamiratında kullanılmış olmasıdır.










KAYNAK : YEDİKITA  Aylık Târih, İlim ve Kültür DERGİSİ